Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Mayıs (0)      Nisan (73)      Mart (140)      Şubat (116)

Özsellik İle Olgusallık Arasında Hukuk Kavramı

Özsellik İle Olgusallık Arasında Hukuk Kavramı



Sayfa Sayısı
:  
186
Kitap Ölçüleri
:  
16x23 cm
Basım Yılı
:  
2011
ISBN NO
:  
9789754646016

1.000,00 TL











öNSöZ Uygarlıklar tarihinde insanlık, maddi ve manevi varlığını üretmiş olduğu felsefe, düşünce, bilim, sanat ve teknoloji ile tezahür ettirmiştir. İnsanlığın üretmiş olduğu bu maddi ve tinsel değerler, oldukça uzun bir tarihsel arkaplan ve kadim bir gelenek içerisinde varlık bulmuştur. Bu İnsanlık biri¬kimi -uygarlık-, insani varoluşta içkin olan merak ve hayret duygusunun yön verdiği ′hakikat arayışı′ ile belirmiştir. Varoluşsal bir itki ile insanın yönel¬diği hakikat bilgisi, deyim yerindeyse tüm araçlarıyla beşeri aklı harekete geçiren muharrik-i evvel olmuştur. Eşyadan olguya, dünyadan evrene, doğa¬dan İnsana, fizikten metafiziğe, bilgiden değere ve nihayetinde tümüyle var¬lığa dair düşünümsellik, çeşitli ilgi düzeylerinde ve farklı formlarda zengin bir muhtevaya ve öğretisel akımlara dönüşmüştür. Yitik bir hazine ve örtük bir değer olarak Sophia′nm (hikmet-bilgi-bilgelik) izini süren insanlık, ara¬yışına kimi zaman saf aklın ya da logosm, kimi zaman pathos′un ve kimi zaman da ethos′un kılavuzluğunda yönlenmiştir. Kökeninde metafizik bilincin yer aldığı bu soylu arayış, insanlığın ortak aklı ve düşünsel kapasitesi ile ete kemiğe bürünerek bir insanlık birikimi -uygarlık- yaratmıştır, Tümüyle insanlığın evrensel terekesini oluşturan bu birikimin düşünce atlası oldukça engin bir zemine ve zengin bir spektruma sahip olmuştur. Tarihsel süreçte bir yandan Çin, Hindistan, Mezopotamya, Anadolu, Mısır ve antik Yunan gibi kadim medeniyetler, öte yandan Ege kıyılarındaki antik dönem siteleri ve Roma gibi bir çok medeniyet havzası bu birikime katkıda bulunmuştur. Bu birikimsel süreç, antikiteden ilkçağlara, ortaçağdan yeniçağa ve modern döneme kadar uzanan sürgit devingen bir seyirle varlık bulmuştur. Felsefenin kuşatıcı çatısı altında bu etkinlik, doğadan-insana, //z/s′ten-oomos′a, doğa bilimsel olandan-sosyal bilimsel olana, Tanrısal olandan-beşeri olana vb. oldukça geniş bir ilgi ve merak güdüsü ile ortaya çıkmıştır. . Bu bütünselci perspektif, on yedinci yüzyıla kadar ontolojik, epistemolojik ve metodolojik düzlemde bir bütünselliği doğurmuştur. Batı düşünce tarihin¬de hukuk kavramı, sözünü ettiğimiz tarihsel kesite kadar bu bütünselci tablo içerisinde anlamsal değerini bulmuştur. Bu süreçte hukuk kavramı bir değer sorunsalı olarak filozolik sorgulama ve düşünümselliğin odağında yer bul¬muştur. Aksiyolojik düzlemde gerçekleştirilen bu sorunsallaştırmanın öğreti¬sel zeminini doğal hukuk oluşturmuştur. Öyle ki, hukuka dair kavramsal uslamlamanın tek sahici zemini olarak kabul edilen bu düzlem farklılaşan, öğretisel akımlar yelpazesinde zengin bir düşünsel birikim ortaya koymuştur. Yüzyıllarca felsefî etkinliğin hukuk kavramı özelinde varlık bulan dü¬şünsel tezahürü olan doğal hukuk, varlık, değer ve bilgi tasavvurundaki dö¬nüşüm ya da daha doğru bir deyişle kırılma ile özellikle onyedinci yüzyıl sonrası süreçte değer kaybına uğramıştır. Kökeninde ister doğada içkin kabul edilen akıl, ister Tanrısal akıl veya beşeri akıl olsun, hukuku bir değer ve özsellik sorunu olarak algılayan hukuk tasavvuru yerini, Pozitivizmin meta¬fizik olanı değersizleştiren ve her şeyi olgusala İndirgeyen paradigmasına bırakmıştır. ′Değer yitimi ya da kaybı′ olarak nitelendirebileceğimiz bu du¬rum, hukuk kavramının özsel bir dinamizm ile adalet, hakkaniyet, kimseye zarar vermemek (alterum non laedere), dürüst yaşamak {honeste vivere), herkese kendisine ait olanı vermek (suum cuique îribuere), sözünde durma borcu (verttas), haksızlığa karşı savunma hakkı (vindicatio) gibi temel idea-ların/değerlerin her daim üretimine ve gerçeklik bulma potansiyeline ket vurmuştur. Tüm öğretişe) çeşitliliği ile birlikte, pozitif hukukun üzerinde onu var eden aklı ve otoriteyi kayıtlayan ya da sınırlandıran bir ortak akıl, ortak vic¬dan ve ortak değerler alanı yaratmayı amaçlayan doğal hukuksal paradigma, hukuk kavramını özsel bir değer alanı olarak tanımlamaktadır. Doğal hukuk¬sal paradigma pozitif yasanın üzerindeki bu meta alanı, nomos′u kuran bir akıl cevheri, adalet ve hakkaniyeti toplumsal dokuya zerk eden bir iksir ve Ötelerden bir çağrı olarak görmektedir. Öte yandan hukuk kavramını karakte-rize eden yaptırım ve cebir unsurunun yaratmış olduğu otorite ve güç temer¬küzünün değerler alanında doğuracağı sınırsızlık ve kayıtsızlık ruhunu diz¬ginleyecek olan biricik kavramsal zemin ancak doğal hukuksal perspektif eşliğinde varlık bulabilir. Bu çerçevede Batı düşünce tarihinde özsel bir de¬ğer olarak hukuk kavramının yorumlanması süreci, antik dönemden modern zamanlara/günümüze kadar tarihsel kesinti ve kırılmalara rağmen doktriner sürekliliğini devam ettirmiştir. Bu çalışmada spesifik olarak konu edindiği¬miz Ortaçağın Hıristiyan dünyasında öncü bir filozof ve teolog olan St. Thomas Aquinas′m (ö. 1274) doğal hukuksal kuramı da sözünü ettiğimiz bu düşünsel süreklilik ve yorumsal zenginlik çerçevesinde günümüzde kendi takipçilerini ya da ardıllarını yaratmıştır. Öyle ki felsefe tarihinde Doğu-Batı karşılaşmasının ve düşünsel etkile¬şiminin en etkin kavşak noktalarından birinde yaşayan St. Thomas′ın felse¬fesi, özgün bir çalışma alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Zİra filozof, yal¬nızca kendi döneminde egemen olan felsefi paradigma açısından değil, mo¬dern döneme uzanan bir düşünsel geleneğin öncü figürü olarak temayüz etmektedir. Hem genel felsefesi ve teolojisi hem de doğal hukuksal kuramı açısından kuramsal ve kurumsal düzlemde modern döneme uzanan bir ilham kaynağı olarak yeniden ihya (rönesans) ve yorumlama çabalarının merkezin¬de yer almaktadır. Beşeri sermayenin en değerli ürünü olan bilgiyi ve bunu üreten aklı sim¬geleyen ′bilgelik sevgisi′ olarak felsefenin bilgi nesnesi ile bağını kuran temel yapıtaşı ve enerjisi sevgidir (philo). Bilgiye konu olan ′varlığın varlık olarak incelenmesi′ ancak ′sevgi′ zemininde mümkün olmaktadır. Felsefe¬nin nihai amacı olarak insanın Öz varlığını oluşturan teorik aklın yetkinliği ancak varlığa sevgi ile yöneliş ve iltifatla mümkündür. Bu sevgiyi bir yaşam tutkusu, bir davranış biçimi ve varoluş misyonu olarak dünyasında yücelten ve gerçek kılan değerli hocam Prof. Dr. Durmuş Günay′a, bu sevginin nüve¬sinin zihin ve gönül dünyamda yer etmesine olan öncü katkısından ötürü şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle, düşünsel ufku ile bu çalışmanın varlık bulmasına katkı sağ¬layan saygıdeğer hocam Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz′e teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca bu çalışmanın düşünsel olarak mayalandığı ve varlık bulduğu akademik ortamı değerli kılan kıymetli dostlarıma ve mesai arkadaşlarıma teşekkürler ediyorum. Kuşkusuz her eserin varoluş serüveni, derin düşünsel sancı ve kramplar eşliğinde yol bulmaya çalışan bir zihin ve imgelem dünyasını ifade eder. Zihinsel tutulmaların ve tutsaklıkların kuşatmasına karşı direnç gösteren düşünsel çağlamaların ve fikri doğuşların bir zeminine dönüşen bu serüven, tek başına üstesinden gelinemeyecek bir çabayı/eylemselliği gerekli kılar. Bu durum, eseri var eden aklın tekil bir akıl, ona ruhunu üfleyen kudretin tekil bir ruh ve güç olmadığını ifade eder. Bu manada bir eser ancak, örtük ya da aşikar akli ve manevi bir çoğulluğun bütünlüklü katkısı ile varlık bulabilir. Tekilliğin yarattığı düşünsel yoksulluğu zenginliğe, acziyeti kudrete, zaafıyeti azamete dönüştüren gizli kahramanların başında gelen ve bu eserin her anına tanıklık eden sevgili eşim Zeynep′e müteşekkirim. Bu eseri ona ithaf ediyorum. Doç. Dr. Muharrem KILIÇ Antalya 2011 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 7 KİSALTMALAR 13 GİRİŞ ARAŞTIRMANIN KONUSU, KONUNUN İŞLENİŞİ ve YÖNTEMİ I. Araştırmanın Konusu II. Konunun İşlenişi ve Yöntemi BİRİNCİ BOLUM HUKUKUN TEORİK BÜTÜNLÜĞÜ ve DİSİPLİNER ALANLARI I. Hukukun Neliği Sorunu 25 II. Hukuk Kavramının Tarihsel Varoluşu 34 III. Bilimler Sınıflaması Açısından Hukuk Bilimi 37 IV. Hukukun Filozofik Özü: Hukuk Felsefesi 42 V. Hukukun Sosyolojik Özü: Hukuk Sosyolojisi 46 VI. Hukuk Teorisi 50 İKİNCİ BÖLÜM TARİHSEL BAĞLAM, HUKUKUN ÖZSELLİĞİ ve HUKUKSAL ÖZÜN KAYBI I. Tarihsel Çerçeve: Tarihsel Kesitin Belirlenmesi 55 A. Tarih Algısı 56 B. Ortaçağ Felsefesinin Temel Karakteristikleri: Din-Felsefe İlişkisi 58 II. Hukukun Özsel Varoluşu: Doğal Hukuk 65 A. Doğal Hukuk Düşüncesinin Antik Kökeni 70 B. Değer Sorunsalı 86 C. Adalet İdesi 8! D. Olan-Olmasi Gereken Ayırımı 91 III. Hukuksal Özün Kaybı/Değer Kaybı: Hukuksal Pozitivizm 94 IV. Hukuk-AMak Ayırımı 109 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HUKUKUN ONTOLOJİK TEMELLENDÎRİMİ: St. THOMAS AQUINAS′TA HUKUKUN ÖZÜ I. Tarihsel Bağlam: Roma Hukuku- Hıristiyanhk Hukuku İlişkisi 117 II. St. Thomas Aquinas: Biyografi 125 III. St. Thomas Aquinas′ın Hukuk Düşüncesi 130 A. Hukuk Kuramı 132 B. Yasaların Sınıflandırılması Bağlamında Doğal Hukuk Kuramı 144 C. Devlet Kuramı: Kilise-Devlet İlişkisi 147 D. Mülkiyet Kuramı 153 IV. Doğal Hukuk Rönesansi 156 V. Thomistik Doğal Hukuksal Geleneğin Modern Yorumu: John Finnis 159 SONUÇ 169 BİBLİYOGRAFYA 173