Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Mart (135)      Şubat (116)      Ocak (139)      Aralık (134)

Kitle İletişim Suçları

Kitle İletişim Suçları



Sayfa Sayısı
:  
256
Kitap Ölçüleri
:  
16*24
Basım Yılı
:  
2017
ISBN NO
:  
9786053002888

238,00 TL











Anayasal Çerçeve


 


Basın


 


Radyo-TV


 


İnternet


 


Soruşturma Usulleri


 


Yargısal İçtihatlar


 


Örnek Evrak


 


Bilinen tarihe göre insanlar arasındaki iletişim önceleri yüz yüze sağlanmaktayken zamanla gelişen iktisadi, siyasi ve sosyal şartlar çerçevesinde farklı yöntemler ortaya çıkmış ve artık iletişim kurabilmek için kişilerin somut olarak bir araya gelme, yüz yüze konuşma zorunlulukları kalmamıştır. Bu yöntemler, ilk dönemlerde yine birbirini tanıyan kişiler arasında yahut tanışma söz konusu olmasa da en azından belirli bir kişi ya da grup hedef alınarak iletişim sağlamak amacıyla kullanılmıştır. İlerleyen dönemlerde yaşanan devasa teknolojik gelişmeler ise kişilerin hiç tanımadıkları kişi ve gruplarla iletişim sağlamasına imkân tanımış, buradan da “kitle iletişimi” kavramı doğmuştur. Çağımızda insan, etki alanı ve gücü birbirinden farklı olan basılı eser, radyo, televizyon, internet vb. kitle iletişim araçlarından faydalanarak aynı anda milyonlarca insanla iletişime geçmektedir.


 


Kitle iletişim sahası, bugün itibarıyla Türkiye de dâhil olmak üzere birçok ülkede sağlam bir hukuki zemine sahiptir. Kitle iletişim hukuku, “iletişim araçlarının tamamının hukuki rejimini belirleyen, ortak ve farklı kurallar ile ilkeleri gösteren hukuk dalı” şeklinde tanımlanmaktadır.[1]


 


Bu zemin, tabiatıyla iletişimin tarihsel süreci boyunca sabit kalmamış olup ileride ayrıntılı olarak ele alınacağı gibi zamanla şekillenmiş, dünya çapında yaşanmış anayasal gelişmelere bağlı olarak bilhassa 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kurumsallaşan insan hak ve özgürlüklerine ilişkin temel ilkeler, doğrudan doğruya iletişimi düzenleyen hukuka da yansımıştır. İktidarları insan hak ve özgürlükleriyle kısıtlayan bu hükümlerin yanında, yürürlükteki kanunlarda iletişim yoluyla işlenen suçları tanımlayıp muhtelif yaptırımlar öngören hükümler de mevcuttur. Bu eserde de kitle iletişim faaliyetleri kapsamında işlenen suçlar, ulusal ve uluslararası mevzuat açısından ele alınacaktır. Bu kapsamda öncelikle kitle iletişim suçlarının anayasal çerçevesi oluşturulmuş, ardından da -gerektiği ölçüde idari rejime de değinilerek- basın, radyo-TV ve internet vasıtasıyla işlenen suçlar incelenmiştir.


 


Uygulamada kitle iletişim suçlarına ilişkin soruşturmalarda özel kanuni düzenlemelerin gözden kaçırılması sebebiyle hiçbir yasal sorumluluğu bulunmayan kişiler hakkında soruşturma başlatılması, yetkisiz adli makamlarca işlem yapılması, dava açma sürelerine riayet edilmemesi vb. adli süreci sakatlayıp birey hak ve özgürlüklerini zedeleyen durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorunlara çözüm olması adına eserde kitle iletişim suçlarına özgü soruşturma usullerine de yer verilerek bu soruşturmalar bünyesinde yapılması muhtemel yazışmaların örnekleri sunulmuştur.


 






[1]     Sulhi Dönmezer ve Köksal Bayraktar, Basın Hukuku, 5. Basım, İstanbul: Beta Yayınları, 2013, s. 16.