Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar
Kartlarına Taksit
Seçeneklerimiz Vardır!
Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Nisan (73)      Mart (140)      Şubat (116)      Ocak (138)

Hukuk Sözlüğü - SELAHATTİN BAĞDATLI

Hukuk Sözlüğü - SELAHATTİN BAĞDATLI



Sayfa Sayısı
:  
690
Kitap Ölçüleri
:  
13x19 cm
Basım Yılı
:  
2010
ISBN NO
:  
9789753532600

235,00 TL











ÜÇÜNCÜ BASKI İÇİN ÖNSÖZ Hukuk Sözlüğünün bu üçüncü baskısında tümüyle yeni olan şey, kitabın son on sayfasındaki Avrupa Birliği Hukuku terimleridir. Bunun dışında, son yıllardaki hukuksal düzenlemelerde yeni kullanıma giren terimlere de kitapta yer verilmiştir. Ayrıca, eski terimler yeniden gözden geçirilmiş ve gerekli görülen düzeltmeler yapılmıştır. Hukuk Sözlüğü′nün ilk baskısına yazdığım önsözde Türkiye′de hukukun sosyal hayatın dışında kalmış olmasından yakın-mıştım. Yaşadığımız günlerde durumun bir parça değiştiğine ve hukukun sosyal hayatın pratiğinde yankı yarattığına tanık olmaktayız. Hukukun sosyal hayatın içine girmesi, onu daha dinamik ve canlı bir hale getirecek, deyim yerindeyse demokratikleştirecektir. Bu durum, önümüzdeki yıllarda Tıukukun daha somut ve canlı, daha görünür bir halde yaşanacağını haber vermektedir. Hukuk, yapısı ve niteliği gereği tutucudur, muhafazakârdır. Mevcut durumun korunması onun temel işlevidir. Ama toplum öyle bir değişim ve dönüşüm içine girmiştir ki, hukuk önüne geçemediği bu olguya ayak uydurmak durumunda kalmıştır. Şu sıralarda eskiyle yeni arasında gidip gelmektedir. Ama sonuçta, suyun akışına uymak zorunda kalacaktır. Temel işlevi toplum hayatında düzeni sağlamak olsa da, değişimin önüne geçmesi olanaksızdır. Tarih bunu kanıtlıyor. Toplum hayatı, ekonomik hayatın değişimlerini izleyerek değişmektedir. Hukuk da bu değişimleri-biraz geriden de olsa-izlemek konumundadır. Aksi halde hayatın dışında kalır, işin özeti budur. Türk toplumunda hukukun günümüzde ayrı bir önem kazanmasının nedeni toplumdaki yeni dinamizmdir. Değişen sosyal hayat kendine yeni bir hukuk arıyor ve istiyor. Yeni hukuk derken yalnızca yeni hukuksal düzenlemelerin yapılması değildir söz konusu olan. Önemli olan yeni ve modern anlayıştır. Şimdiye kadar yasal düzenlemelerle geçiştirilmek istenen değişim talepleri başka bir şeye dönüşmüştür. Suyun buhara dönüşmesi gibi, niteliksel bir dönüşüme benziyor. Kısacası, hukuk da toplum hayatına paralel bir biçimde köklü dönüşümlerin arifesinde, belki de eşiğindedir. Bu saptama doğruysa, günümüzde, bir hukukçunun her açıdan daha iyi yetişmesi gerekiyor. Tarih, siyaset bilimi, ekonomi, sosyoloji, felsefe vb. Bu Hukuk Sözlüğü kendi alanındaki terimlere açıklamalar getirirken, sınırlarını aşmadan, bu kaygıları göz önünde tutmaya çalışmıştır. Sınırlı çerçevede de olsa, başka sözlüklerde ve el kitaplarında yer almayan kimi maddelere de (konunun el verdiği oranda) yer verilmiştir. Kimi okurlara siyaset bilimi terimleri gibi görünse de, bize anayasa hukuku, genel kamu hukuku, uluslararası hukuk terimi olarak görünmüş olabilir. Günümüz Türk toplumunda hızlı bir ekonomik ve sosyal değişim yaşanıyor. Hukukun bundan etkilenmemesi düşünülemezdi. Ancak hukuk, yapısı ve özelliği gereği, bu değişim ve dönüşümleri biraz geriden izler. Ama izler; ilgisiz kalamaz. Hatta, son çözümlemede, bu değişimler tarafından belirlenir. Bu değişim ve dönüşüm hareketi her zaman vardır aslında. Ancak yaşadığımız günler bu hareketliliğin en yoğun olduğu günlerdir. Yeni olan budur. Bütün bu olup biten hareketliliğin sonuçta toplumu hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları kavramlarına daha yakın bir çizgiye getirmesi umulur. Şu andaki dış dinamiklerin de buna elverişli olduğunu sanıyorum. Avrupa Birliği bu dönüşümün gerçekleşmesinde bir sıçrama, tramplen işlevi görebilir, Halihazırda görmektedir de. Türk hukukundaki bu dönüşüm ve hareketlilik, ekonomik ve sosyal hayattaki dönüşüm ve hareketliliğin bir yansımasıdır. Başka bir ifade ile toplumun alt yapısındaki değişikliklerin sonucudur. Tepeden inme veya bir özenti sonucu ortaya çıkan bir olay değildir. Hayatta karşılığı olan bir durumdur. Bu açıdan bakıldığı zaman bunun gelip geçici bir heves, yapay bir özenti olmadığı sonucunu çıkarabiliriz. Kitabımızın çerçevesine dönelim. Hukukun temel işlevinin toplumda bir düzen kurmak olduğunu söylemiştik. Bunu unutmuyoruz. Yapısının ve niteliğinin de tutucu ve muhafazakâr olduğunu söylemiştik. Bunu da unutmuyoruz. Ama hayatın değişken olduğunu ve Türk toplumunun bu değişimi en hızlı bir biçimde yaşadığını da görüyoruz. Hukukun buna uymak zorunda olduğunu da. Hukuk Sözlüğü, bu değişimi kendi çapında yansıtmaya çalışmaktadır. Çok farklı dönemlere ve anlayışlara ilişkin hukuk terimlerini rasgele(gelişigüzel) örnek olarak sunuyorum. Bu aynı zamanda değişimin de bir örneği olacaktır: Akıdeyn, akredidif, arazi emiriye, bilirkişi, bitişik bölge, cebri icra, cenin, çekince, direnme kararı, doğal hukuk, düşünce özgürlüğü, erga omnes, erk, etnik temizlik,factoring faşizm, ferman anayasa, fructus, gabin, genel oy, gerekçe glasnost, gözaltı, Habeas Corpus Act, haksız fiil, haymatlos, hot pursuit hükümet darbesi, impeachement, intifa hakkı, izolasyonizm, kadük, leasing, müzekkere, nüfuz ticareti, önerge, pey akçesi, rebus sic stantibus, sıcak takip, taammut, veto, yerinden yönetim, zilyetlik vb. Örnekler çoğaltılabilir. Bize göre, hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları üzerinde ayrıca ve özellikle durulmasında yarar vardır. Selahattin BAĞDATLI 22 Şubat 2010